“Volvo, yeni Drive-E motor ailesiyle, 4 silindirlilerde eski 8 silindirlilerin gücüne tırmanıyor! ”
Ve Volvo nihayet, tümüyle kendine ait Drive-E isimli motorlarını 60 serisine koyarak, yeni "yol"una çıktı!.. 4 silindirli ve 2.0 litre sia hacimli bu yeni motor ailesi, yavaş yavaş tüm modellere yayılacak.
Artık kullanılmayacak olan 5 ve 6 silindirli motorların performansını ve hatta V8'lerin gücünü bu kompakt Drive-E motorlarıyla garantileyen Volvo, asıl çevrecilik başlığında tüm otomobil markalarına büyük bir fark atmak üzere… Hem Turbo hem de Supercharger'lı 4 silindirli 2.0 litrelik bir versiyonunu da 306 beygir gücüne kadar yükseltebilmiş olan Volvo, "iş"in henüz başlangıcında bile çevrecilik için güçten ödün vermeyeceğini bizlere göstermiş oldu.
"Daha küçük ve daha akıllı motorlar geliştiriyoruz! O kadar güçlü olacaklar ki, V8'leri dinozorlaştıracaklar!.." diyor Volvo Car Group Güç Üniteleri Mühendisliği Başkan Yardımcısı Derek Crabb… Her markanın çok iddialı "çevreci ve güçlü" yeni motor iddiaları olsa da, Volvo kendine ait en büyük motor platformunu Drive-E başlığı altında başlatmış oldu.
Eğer bir müşteri, çok daha "fazla"sını istiyorsa da, Plug-In Hybrid ile içten yanmalı bu yeni motor ve şanzıman arasındaki elektro güç ünitesi sunulacak ve high-end teknoloji ve performans ortaya çıkarılacak.
Fakat, önce Volvo Türkiye yeni Genel Müdürü Greg Maruszewski ile de tanışma fırsatını yakaladığımız Güney Fransa yolculuğumuzun konusu ilk üç Drive-E motorlarla donanmış S60, V60 ve XC60 ile tanışmamızdan bahsedelim…
60 serisinin yanında V70'te de kullanılmaya başlanan Drive-E motorlar, özellikle eski T5 ve T6 modellerinin güçlerine sahip oldukları için 4 silindirli olmalarına rağmen aynı isimlerle sunulmaya devam edecekler. Gerçek 5 ve 6 silindirlilere 2013 sonunda veda edeceğimizi de belirtelim.
XC60 Drive-E T6 ile başlayacak olursak, 2.100 1/min devirden itibaren 400 Nm'lik muhteşem bir tork değeri elimizde olsa da, XC'nin "x"indeki dört çekerliyi şimdilik bulamayacağız… Volvo mühendisleri, hızla, hem çekişin hem de dinamizmin optimum seviyeye ulaşması için, şimdilik bu güçlü XC60'a dört çeker kapasitesi vermemişler. Eskisindeki 3 litrelik 6 silindirlinin tüm kuvveti ise, şimdi sadece logosu T6 olsa da, aynı şekilde devam ediyor. 3.500 devire kadar yanma odalarını en kuvvetli basınçla dolduran Supercharger'ın yanında motorun çıkışındaki Turbo, neredeyse rölantiden itibaren sürekli devrede kalıyor. Sadece egzost yolundaki küçük bir gecikme ile, Turbo'yu kesintisiz yaşıyorsunuz.
Bu yeni motorlardaki tek beğenmediğimiz nokta, 4 silindirli çalışma sesi.. Eski T6'ların tam sportif hırıltısı, burada Turbo ve Supercharger'ın vızıltıları dışında normal duyuluyor. Keşke, egzost akustiğinde biraz oynama yapılabilseydi… Fakat, yüksek devirlerde bile titreşimini hissettirmeyen 4 silindirli T6'nın 8 ileri Aisin otomatiğiyle muhteşem uyumu, sürüş keyfinin eski T6 ile bire bir aynı olduğunu da gösteriyor. Üstelik 100 km'de 7 litre gibi şaşırtıcı bir düşük tüketim keyfini de ekleyerek. Eski T6'ların ortalama tüketiminin 10 litrenin altına indirilemediğini de hatırlatmalıyız!..
Diğer yanda daha da büyük ekonomi isteyenleri 181 HP ve 400 Nm performansındaki Drive-E D4 seçeneğine doğru yöneltmemiz gerekiyor. 3.7 lt/100 km minimum tüketim ve 99 gr/km CO2 emisyon değeri, Volvo'nun çok ciddi bir sürprizi!.. Bunun da Aisin 8 ileri otomatik şanzımanla birleşimi, Volvo müşterilerinin en çok hoşuna gidecek kombinasyonu oluşturacaktır.
Hem yeni T6 hem de yeni D4 olarak, şaşırtıcı bir dinamizm sergileyen 60 serisinin en irisi XC60, özellikle elastisitede yani ara hızlanmalarda eski nesil V6'ların çok üstünde bir enerjiye sahip olduğunu kanıtlıyor. Direkt enjeksiyonlu motorun devri, en hızlı şekilde yükselebiliyor, 8 ileri otomatiği de, bu çevik sürüş tarzına tam uyum gösterirken, bazen milimetrik bir gaz hedalı hareketinde bile bir yukarı bir aşağı hızla vites değiştirerek, kullanıcısını heyecanlandırıyor. Fakat, gaz pedalına sakin davrandığınızda, ekonomi sebebiyle olsa gerek, viteslerin değişimi yavaşlıyor, yüksek viteste devam ediliyor. Bu arada yeni D4'ün sesinin yeni T6'dan daha sportif geldiğini de ve çalışmasından neredeyse benzinliyle ayırt edilemeyeceğini de belirtelim.
Yapısal olarak de benzinli ve dizel Drive-E'ler arasında fark yok denecek kadar az. Çapları aynı olan motorların strokların da benzer hazırlanmış. Sadece dizellerin daha güçlü bir yapıya ve biraz daha yüksek pistonlara sahip olduğunu ve böylece farklı göründüklerini söyleyebiliriz. Benzinlilerin elektrikli su pompası, dizellerde mekanik olması, belki de tek ciddi fark!..
Volvo Drive-E motorlarının başka sia hacimli versiyonları, şu an için planlanmamış. Ancak, bu ideal konsept sayesinde 1.6'lık Drive-E'lerin de üretilebilmesi, mühendislik olarak imkansız görünmüyor. Sadece bir "tık" daha düşük performans çizgileriyle bu ekstra beslemeli 4 silindirlilerin küçük versiyonları da yapılabilir. Sadece Volvo şimdi, 5 ve 6 silindir alışkanlığını özellikle ABD gibi dev pazarlarda nasıl değiştireceğini düşünüyor!..
Derek Crabb, “Yakıt ekonomisi sağlamak için geliştirdiğimiz küçük hacimli ve daha akıllı motorların sunduğu güç eğrisiyle, daha fazla silindir sayısına sahip motorları aşan heyecan verici sürüş deneyimini, dört silindirli güç üniteleriyle sunuyoruz. Buna ek olarak, plug-in hibrid teknolojisi ve elektrifikasyon stratejimizle V8’lerle eşdeğer veriler elde edebileceğiz" sözleriyle gelecekte Volvo'larda 4'ten daha fazla silindir olmayacağını teyit ediyordu.
Volvo otomobillerinin mühendisleri, odaklandığı dört silindirli Drive-E güç üniteleriyle; arzu edilen güç, sürüş keyfi ve yakıt verimliliği açısından doğru yolda olduğuna kesinlikle eminler. "Bir motordan alınan gücün hacimle ilgisi yoktur. Bu tamamen akan havanın miktarını ne kadar artırabildiğinizle ilgili bir durum. Bir motoru küçültseniz de daha verimli hale getirebilirsiniz. Küçük bir motorun içine daha fazla hava çekebilirseniz, güç aynı kalırken verimlilik yükselir," diyor Derek Crabb ve ekliyor: "Formula 1 motorları üstünde çalıştığım dönemde, 1.5 lt’lik turbo motorlardan 900 HP elde edebiliyorduk. Volvo’nun yeni Drive-E motorları da aslında yarış pistlerinde test edildi. 2011 yılında Volvo’nun WTCC yarış otomobilinde kullanılan motor, bir Drive-E prototipiydi ve son yarışta tur rekoru bile kırmayı başardık...”
Geliştirme aşamasında Volvo Motor Mimarisi (VEA) olarak adlandırılan Drive-E motor yelpazesi, biri common rail dizel ve diğeri de direkt enjeksiyonlu benzinli olmak iki adet dört silindirli motordan oluşuyor. Bu motorların farklı silindir hacimli versiyonları olacak ve üç platform üstünde sekiz farklı motor seçeneği mevcuttakilerin yerini alacak.
Drive-E dizel motorların güçleri 120 ila 230 HP aralığında değişirken, benzinli versiyonlar 140’dan 300 HP’nin üstüne kadar çıkabilecek.
Yeni motor ailesinin tamamında kullanılacak çeşitli seviyelerdeki turbolar da yakıt tasarruflu türevlerden yüksek güç ve tork üreten varyantlara kadar oldukça esnek bir yapı içeriyor. Tüm müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak için bazı motorlarda elektrifikasyon teknolojisi ve diğer öncü teknolojiler de kullanılacak.
Başlangıçta; yeni S60, V60 ve XC60, yeni motor ailesinden üç güç ünitesiyle satışa sunulacak: 306 HP benzinli turbo T6, 245 HP T5 ve 181 HP D4 turbo dizel... Yeni sekiz ileri otomatik şanzıman da yakıt ekonomisine katkıda bulunurken, rafine bir sürüş karakterine olanak tanıyacak. T5 ve D4 motorlar, yeni Volvo V70, XC70 ve S80’de de sunulacak.
Tamamen Volvo Cars motor uzmanları tarafından geliştirilen bu güç üniteleri, Volvo Car Group’un İsveç-Skövde’de bulunan yüksek teknolojili motor fabrikasında üretiliyor.
İstenilen akıcı ve ekonomik sürüş karakterini elde etmek için Aisin ile birlikte geliştirilen sekiz ileri otomatik şanzımanla donatılan yeni motorlar, yakıt ekonomisi için yeniden ayarlanmış altı ileri Getrag manuel şanzımanla da satın alınabilecek.
"Sofistike Drive-E teknolojisi, müşterilerimize yüksek performans, geliştirilmiş yakıt ekonomisi, önemli ölçüde daha düşük emisyon ve güçlü bir ses karakteri verecek. Dört silindirli yeni motor yelpazemiz günümüzün altı silindirli ünitelerinden daha yüksek performans ve daha düşük yakıt tüketimi sunacak," diyor Derek Crabb ve ekliyor: "Herhangi bir altı silindirli motora karşı dört silindirli bir Drive-E motoru alırsanız, aynı güç için büyük bir ağırlık ve boyutlarda küçülmeye şahit olacaksınız. Hangi motoru tercih ettiğinize bağlı olarak, yakıt ekonomisi de yüzde 10 ila 30 arasında değişebiliyor.”
Common rail motorlarda her yakıt enjektöründen basınç geri bildirimi alan sistem yerine geleneksel tek basınç sensörüne sahip i-ART teknolojisi, tüm silindirleri sürekli izlemeye olanak tanıdığı gibi her dört silindir için yanma başına yakıt püskürtülmesine de olanak tanıyor.
“Yakıt hattı basıncını olağanüstü yüksek 2500 Bar’a artıran i-Art teknolojisi, dizel devriminin ikinci önemli adımı olarak tanımlanabilir. Hatta Volvo’nun 1976 yılında katalitik konvertörler için sunduğu lambda sensörü icadıyla karşılaştırılabilecek bir atılım. Bu, Volvo için bir başka dünya ilki,” Derek Crabb.
Yeni sistemde her enjektörün üstünde yer alan küçük bir işlemci, sürekli olarak püskürtme basıncını izliyor. Bu bilgileri kullanan i-Art sistemi, her yanma döngüsü sırasında ideal yakıt miktarının püskürtülmesi için kendini uyarlıyor.
Yüksek enjeksiyon basıncı ve i-Art teknolojisinin birleşimi; müşterilere, oldukça düşük emisyon, geliştirilmiş yakıt tüketimi ve yüksek performansın yanı sıra güçlü bir ses karakteri de sunuyor.
Dizel motorlardaki geliştimeler arasında, teknolojinin geldiği son noktaya sahip çift turbo sistemi, düşük sürtünme ve yeni çalıştırmada daha hızlı bir ısınma aşaması için soğutma sisteminde bir akıllı valf çözümüne de sahip.
Kompresör kullanımı, alt devirlerde elde edilen yüksek tork ile büyük hacimli ve doğal emişli bir motor hissi uyandırıyor. Mekanik bağlantılı kompresör, düşük devirlerde hemen çalışmaya başlıyor ve turbo sistemi için gerekli hava akımı oluşana kadar motorun gücünü artırıyor.
Drive-E benzinli motorlar için diğer gelişmeler arasında; kam mili üstündeki rulmanlar gibi sürtünme azaltma çalışmaları, yüksek hızlı sürekli değişken supap zamanlaması ve değişken elektrikli su pompası ile ısı yönetimi gibi özellikler bulunuyor.
Drive-E motorları, daha en baştan geleceğin elektrifikasyon sistemleri için hazırlanmış durumda. Bu da entegre başlangıç jeneratörü gibi temel bileşenlerin kolayca adapte edilebilmesi anlamına geliyor. Kompakt boyutlara sahip dört silindirli motorlar sayesinde, elektrikli motorlar otomobilin ön ya da arka aksına monte edilebilecek ve pil takımları aracın merkezinde yer alacak.
Bu değerlendirme, 14 Ekim 2013 AutoShow dergisinde ve 21 Ekim 2013 FAST&BOLD programımda da yer almıştır.
CARSNEWS.TV, Okan ALTAN ve Teknoart Bilişim İşbirliğiyle yayınlanmaktadır.