“0-400 km/h hızlanmasında 12,08 saniye ve 0-500 km/h zamanı olarak da 20,16 saniye gibi performans?!.. 1.850HP'lik böyle bir deliliğe gerek var mıydı?.. Evet, otomobil piramidin zirvesi için gerekliydi!.. Üstelik "Dimple Airscoop" teknolojisinin de ilk kez uygulandığı bir Hiper Otomobil!..”
Bugatti'nin 100 yıllık gelenekleri içinde en önemli konu, aracın formunun performans gerekliliklerine göre hazırlanmasıdır!..
Nils Sajonz isminde genç bir tasarımcı, Bugatti ve VW Grubu'nun tüm baştasarımcılarını şaşırtarak, Bolide hiper otomobilinin tasarım detayları için fikirlerini ürettiğinde, Molsheim'daki marka merkezinde herkes çok şaşırırmıştı. Fenomen Divo, La Voiture Noire ve Centodieci'de de Sajons'un çarpıcı dizayn detayları çok konuşulmuş, fakat Bolide için de bu gencin çizgileri bir kez daha kabul edilmişti...
Nils, şu anda Bugatti özel Projelerin başına getirildi... Fakat, sadece araçların dış veya içindeki formlar için değil, aerodinamizm ve gövde rijitliği gerekliliklerine göre tasarımları tamamlayabildiği için...
1.850 HP'lik 8.0 litre W16 motoru taşıyan 1.240 kg'lık gövdesiyle beygir gücü başına 0,67 kg'lık inanılmaz ağırlık güç oranıyla 500 km/h üzeri bir hız hedefleyen bir otomobili ortaya çıkarırken, maksimum çeviklik ve yol tutuş da hesaplanmalı idi...
Bolide projesindeki çok sayıdaki teknolojik yeniliklerin başında ise, diğer Nils, Nils Ballerstein'ın yeni patentini aldığı "Dimple Airscoop" geliyor.
2020'nin başından beri Ballerstein, Bugatti'deki Yeni Teknolojiler bölümü için özel bir "biçimlendirilebilir dış yüzey" geliştirmek için bir doktora tezi projesi üzerinde çalışıyordu. Ve bu buluş, şimdi Bugatti Bolide ile ilk kez kullanılıyor. Genç mühendis Ballerstein, 2019'da yüksek lisans tezini hazırlarken, Bugatti için araştırmalarında "içinden akarken suyu soğutan" titanyumdan yapılmış yeni nesil 3D-print fren kaliperlerini de geliştirmişti... Isı transferini iyileştirmek ve ısıyı daha seçici bir şekilde dağıtmak için kanalların içinde çukurlu bir desen kullandı. Sınır katmanındaki yuvarlatılmış girintiler, bir golf topuna benzer şekilde türbülans üretiyorrdu. Sonuçta, sıvının kanallarda daha iyi karışması ve fren kaliperindeki sıcaklığın düşmesi olmuştu. “Sonuçları yüzey desenleriyle görünce çok şaşırdım. Sonra aynı etkinin hava akışıyla sağlanıp sağlanamayacağını merak ettim” diyen Ballerstein, "golf topu" tasarımını aracın dışında kullanmayı düşündü.
Bilim adamı olmayanlar için; aerodinamik tasarımın etkisi, golf toplarına benzetilerek tarif edilebilir. Golf topunun yüzeyini kaplayan küre kesiti dairesel konkav çukur form hava sürükleme direncini öyle bir düzeye indirir ki; çukurluklara sahip olmayan özdeş bir golf topuna kıyasla top aynı vuruş kuvveti uygulandığında iki kat daha uzun mesafe kat edebilir. Yüzeyindeki dairesel konkav çukurlar golf topunun yüzeyinde kontrollü türbülanslı sınır tabaka yaratır ve hava yüzeye daha uzun süre tutunur. Türbülanslı sınır tabaka sayesinde sürükleme direncini arttıracak girdap oluşumunun azalması, topun yüzeyine etki eden sürükleme direnç kuvvetinin de azalmasını sağlar. Ballerstein, fikrinin temelini oluşturacak olgusal bir destek için konveks kabarcık desenleri olan test nesnelerini simüle etmiş. Yüksek lisans tezini tamamladıktan sonra Bugatti'de kalan ve aynı zamanda "Technische Universität" Braunschweig'deki Uçak Tasarımı ve Hafif Yapılar Enstitüsü'nde doktorasına başlayan Ballerstein, Bolide projesinda fikrini ilerletmek için “Çukurlar, ekstrem otomobilin zaten mükemmel olan aerodinamiğini daha da iyileştirerek çevikliği ve verimliliği artırıyor” diye açıklıyor.
Tavandaki hava girişinin şekil değiştirebilen dış yüzeyi dünyada bir ilk olarak aktif hava akış optimizasyonu sağlar. Araç yavaş bir hızda sürüldüğünde, hava girişinin dış yüzeyi pürüzsüz olarak kalır. Yüksek hızlarda normal halde yüzeye gömülü halde bulunan 60 ayrı konveks geometrik şekilli eleman, hıza bağlı olarak değişken oranda yüzeyden 10 mm ye kadar dışarı doğru uzayarak sürüş durumuna etki ederler. Yaklaşık 80 km/h araç hızından itibaren hava en etkin direnç faktörüdür ve yaklaşık 120 km/h araç hızından itibaren yüzeyden dışarı doğru konveks kabarcık oluşturacak şekilde çıkan elemanlar, sürükleme direncini azaltarak otomobilin aerodinamiğini önemli ölçüde iyileştirir. Golf topunda sürükleme direncini azaltmak için uygulanan metod ile benzer prensiplere dayanarak, yüzeyden dışarı doğru çıkan kabarcık oluşturan elemanlar sayesinde hava akımı yüzey boyunca kontrollü düşük türbülanslı bir sınır tabaka oluşturur. Bu türbülanslı sınır tabaka sayesinde yüzey etrafında akan hava akımı yüzeyi terk edene kadar ayrılmadan kalır. Sonuç olarak, laminer hava akımının yüzeyden ayrıldığı ve girdap oluşturduğu bölge daha kısa tutulabilir ve aracın hava sürükleme direnci Cd değeri azaltılır. Araç hızındaki değişikliklere bağlı olarak yüzey elemanları saniyenin onda biri sürede hızlı bir şekilde uzar veya yüzeye geri çekilir.
Sonuç olarak, çukurların tavandaki hava kepçesinin aerodinamik direncini yüzde 10 düşürülmesi ve kaldırma kuvvetinde yüzde 17'lik bir azalmaya neden olması sağlanmış. Diğer bir fayda ise, daha düşük aerodinamik sürtünmenin aracın yakıt veya enerji tüketimini de azaltması... Ballerstein, bu yeni teknolojiyle optimize edilen hava akışının diğer tüm araçlarda enerji tasarrufu sağlayabilir, iddiasında... "Hâlâ geliştirme aşamasındayız, ancak şimdiye kadar yapılan testler, çukurların aerodinamiği iyileştirdiğini, dolayısıyla sürtünmeyi azalttığını ve verimliliği artırdığını gösteriyor" diye ekliyor. Böyle bir limitlerin aşacak yarış pisti uyumlu hiper spor otomobilin konseptini tanımlayan çok sayıdaki teknik yenilikten biri olan "Dimple Airscoop", tam olarak Bugatti'ye yakışan bir proaktif sistem!..
Bu yıl 111 yaşına basmış olan, Ettore Bugatti’nin kurduğu ve Fransa’nın en güzel köşesi Alsace’daki merkezinden şu anda Volkswagen Grubu’nun büyük finans desteğiyle dünyanın en hızlı ve en değerli otomobillerini üretmeye devam eden Bugatti markasının, teknoloji ve yarış garajlarından çıkan rekor iddialarına çok ciddi bir cevap geldi.
Önce konsept çalışması olarak gösterilen ve üretilebilirse, sadece trafiğe kapalı pistlerde kullanılabilecek Bolide, sektörel bir taktik oyunundan çok daha fazlası olarak, tur süreleri simülasyonlarında Le Mans'ta bir turu 5:23.1 ve Nürburgring-Nordschleife’yi 3:07.1 dakikada tamamlayacağı iddiasıyla otomotiv dünyasını bir kez daha şaşırttı.
Bugatti Bolide, bir pist odaklı hiper otomobil olabilmek için otomotiv endüstrisinin tüm hafifletme fikirlerini aşmış ve hız için bilinen teknolojilerin ötesini zorlamış bir konsept.
1.850 HP ve 1.240 kilogram kuru ağırlık kombinasyonuyla inanılması çok güç bir 0,67 kg/HP ağırlık/güç oranına ulaştırılmış. Böylece W yerleşimli 16 silindirli motorunun gerçek limitlerini ortaya çıkararak otomotiv mühendisliğinde zirveye yerleşiyor. Tarihin tüm Bugatti’lerinin en tepesine çıkacak olan Bolide’i yaratmak ve en iyi sürüş deneyimini sağlamak için aracın tüm gereksiz ağırlıklarından kurtarılmasına çalışılmış ve 8.0 litrelik W16 motoru, mümkün olan en hafif şasiyle birleştirilmiş.
Artık, dünyanın en zengin Bugatti koleksiyonerlerinin en ateşli dileklerindeki “daha üstü yok” hırslarına da cevap veriliyor.
Radikal bir hafiflik, 500 km/h’nin üzerindeki hızlar ile; Veyron’un önceki rekorları ve Chiron'un 482,8 km/h hıza ulaşan ilk seri üretim otomobil olma ünvanı da sollanmak isteniyor. Pistlerde bastırma kuvveti için Pur Sport ile gösterilen optimizasyonun ardından ultra hafif yapıya dönüştürülmüş bir yarış otomobili gibi geliştirilmiş Bolide konsepti, en üst düzey sürüş deneyimi için “nihai Bugatti”yi yaratma çalışmalarında adım adım ilerlendiğini gösteriyor.
Nils Sajonz'un tasarımını yöneten Achim Anscheidt ve Nils Ballerstein'ın mühendisliğini tamamlayan Frank Götzke’nin ortaya çıkardığı Bolide konsepti tam sekiz ayda hazırlanmış. Elektriklendirme gibi bir ekstra desteği olmadan 1.500'den 1.850 beygir gücüne ve 1.600'den 1.850 Newton metreye yükseltilmiş klasik termik motoru hariç, tasarımda da Chiron ile benzerliği olmayan bu yarış Bugatti’sinin iki sırrı, daha kolay nefes alıp vererek daha devirli olmak üzere emme ve egzost sistemi ile takviye basıncını maksimize eden dört turbo ünitesindeki ciddi modifikasyon. Bu sayede daha fazla takviye basıncı ve güç oluşturulması sağlanmış.
0-100 km/h akselerasyon için 2,17 saniye gibi çılgın bir iddiası da olan Bolide’in 64 supaplı 7.993 santimetreküplük motorunun beygir gücüyle denk maksimum torkunun 7-ileri DSG şanzımanıyla, ön akstaki diferansiyeli uzunlamasına ve arka akstaki enine kilitle çalışan sürekli dört çeker sistemiyle 0-200 km/h için 4,36 saniye, 0-300 km/h’de 7,37 saniye, 0-400 km/h hızlanmasında 12,08 saniye ve 0-500 km/h zamanı olarak da 20,16 saniye gibi performans değerlerine inanmamız isteniyor. Hatta, 0 - 400 - 0 km/h 24,64 ve 0 - 500 - 0 km/h için de 33,62 saniye gibi olası rakiplerinin ulaşamayacağı maksimuma fırlama ve sıfıra yavaşlama zamanlarını da teorik olarak açıklıyorlar.
Uzunluğu 4.756, genişliği 1.998, yüksekliği 995 mm, dingil mesafesi 2.750 mm olan bu 500 km/h hızların üstüne çıkabilecek tarihin en hızlı otomobillerinden birinin maksimum yanal ivme değeri de, 2,8 g imiş! Bu sebeple yarış pisti zorlamalarında yağlama ve soğutmada yüksek santrifüj kuvvetlerinde bile en iyi şekilde çalışması için motorun iç tasarımı da iyileştirilmiş. Yarış tipi freni sisteminin sıcaklık dengesi de, Chiron modellerine göre bile daha da geliştirilmiş.
Bolca karbon, titanyum ve magnezyum kullanılarak yapılmış monokok gövdeli Bugatti Bolide, maksimum hızdayken en sert frenleme uygulandığında 13.5 saniyede durabiliyor. Burnu yüksek mukavemetli karbon liflerden, arka şasisi kaynaklı çelikten üretilmiş olan bu sivil yarışçının tüm vida, kanat ve bağlantı elemanları da tamamen titanyumdan yapılmış.
Tavanındaki davlumbazının şekil değiştirerek, yüksek hızlarda küçük bir kubbe alanı dışarı çıkarması ve hava direncini yüzde 10 azaltmasının yanında yüzde 17 oranında bastırma kuvvetini artırması da çok ilginç. 320 km/h hızda arka kanattaki bastırma kuvvetinin 1.8 ton ve ön alt spoilerdekinin 800 kilogram olacağı da açıklanıyor.
Her biri 100 gram hafifliğindeki yatay itmeli titanyum amortisörleri ve paslanmaz çelik kaynaklı lades kemiği kanat profillerinin LMP1 Le Mans prototip sınıfı araçlara çok benzediğini söyleyelim. Sadece 7,4 ve 8,4 kilogram ağırlığındaki OZ Racing'in 18 inçlik merkezi kilitli dövme magnezyum jantlarına önde 30/60 340 ve arkada 37/71 400 mm’lik Michelin yarış slick lastikler takılmış. Yalnızca 2,4 kilogram ağırlığındaki altı pistonlu fren kaliperleri, 380 milimetrelik seramik disklerin üzerinde görünüyor.
Boyasız karbon parçalarıyla bu ekstrem araç konseptinin önündeki Bugatti at nalı panjurundan geriye doğru tüm tasarım, motorun hava gereksinimlerinin karşılanması ve rüzgar basıncını optimize eden giriş ve kanallar ile karakterize edilmiş. Sürücü kabininin arkasında rüzgarı en iyi şekilde arka kanada kavislerle yönlendiren merkezi bir aerodinamik hattı da benzersiz olan Fransız Yarış Mavisi Bolide’in gövdede gövdede ilk göze çarpan detayları, ön ve arkadaki X şeklindeki ışıkları, arka tekerlekleri ortaya çıkaran apronu, dört egzost çıkışının geniş oturumu ve difüzördeki beş dikey kanatçık…
Yerden sadece 7 santim yüksek olan aracın maksimum hız modundaki aerodinamik Cw katsayısı 0.54 ve yüksek bastırma kuvveti ayarındaki Cw değeri ise 1.31 olarak ölçülmüş.
Kabin içine yukarı açılan kapılardan gitmek, karbon fiber yarış koltuklarına yerleşmek ve 6 noktalı emniyet kemerlerine bağlanmak, 96 yıl öncesinin Type 35 efsanesine pek benzemese de, yüksek merkezi tünel, sürüş seviyelerinin düğmelerini taşıyan ve otomatik yangın söndürücü şalterini taşıyan havada asılı gibi duran orta konsol, halkalı kapı kolları, polikarbonat camlar, kazalara karşı HANS sistemi gibi bir çok ayrıntısıyla geçmişin binlerce yarış kazanmış Bugatti yarışçılarının modern yorumu Bolide ile gerçekleştirilmiş.
CARSNEWS.TV, Okan ALTAN ve Teknoart Bilişim İşbirliğiyle yayınlanmaktadır.