“4 OCAK 2013 AutoShow AutomotiveInsider: Tasarımcı Başkanlar! Peter Schreyer gibi markaların "kaderini çizen" baş tasarımcılar, artık başkanlık koltuklarında da oturuyorlar. Volkswagen'in "patron"u Ferdinand Piech, Schreyer için, "Onun gitmesine izin vermemeliydik!" demişti…”
Kendisiyle defalarca sohbet edip, Opel'in "bugünü"nü öğrendiğim Bryan Nesbitt, 2009 yılında Opel'in eski Baş Tasarımcısıyken gittiği GM Design'dan, Cadillac markasının Genel Müdürlüğüne atanmıştı. Aslında, hiç şaşırmamıştım… Mühendislerden tepe yöneticisi oluyorsa, sanatçı tasarımcılardan niye olmasın, diye çok sevinmiştim… Markaların geleceğini belirleyen, "kaderini çizen" Baş Tasarımcılar, o markaların Yönetim Kurullarında her zaman Başkan Yardımcısı ünvanlarıyla oturuyorlardı… Yani otomotivde Başkanlardan sonra Baş Tasarımcıların geldiğini söylememiz, kesinlikle doğrudur… Özellikle de yıllık maaş seviyeleriyle… FIAT, Chrysler Grubu'nun kontrolünü eline alınca, "ora"lardaki en zeki adamı, Chrysler'in Baş Tasarımcısı Ralph Gilles'i, Dodge ve yeni oluşturulan SRT markalarının Başkanlıklarına kadar yükseltmişti.
Kreatif düşüncelerin bazen "takıldı"ğı Başkanlık masasında, baş tasarımcıların keyiflerinin kaçtığını hep yazardık… Başkan Yardımcısı koltuklarından ciddi bir güce sahip olsalar da, gelecekte "iş yapacak" araç tasarımlarının bazen kabul edilmemesi, istifalarına bile neden oluyordu… Belki o sebeple, BMW Z8 ve Aston Martin'lerin ünlü tasarımcısı Henrik Fisker gibi, "kendi"ne ait şirketler kurup istedikleri gibi otomobil üretenler, Giugiaro'nun Italdesign'ı gibi kendi tasarım stüdyolarından sadece "beğendikleri" işleri markalara sunanlar, Pininfarina ve Bertone gibi bir otomotiv patronuyla çalışmaktansa tasarım kabiliyetlerini markalara "kiralayanlar" gibi, "sanatçı özgürlüğü"yle en iyi otomobil tasarımları ortaya çıkabiliyordu…
Markaların iç yapılarında çoğunlukla mühendislerden oluşan "tepe" yönetim, sanatçıların çılgınlıklarını dizginlerken, üretim şekillerine karar verilirken güzellikleri de törpülüyorlardı…
Fakat, günümüz ve gelecekte, her markanın artık benzer teknolojileri ve kaliteleri ortaya koyabilmesiyle, yani en iyi yol tutuş, en iyi motor, en iyi materyal, iyi işçilik ve dayanıklılık gibi başlıklarda markalar arasında fark kalmamasıyla, rekabet artık sadece "tasarım" alanında gerçekleşiyor. Geleceği en iyi "gören", en güzel çizgileri oluşturabilen, rakipleri "sollayabiliyor"!..
Son yıllarda, "ekonomik" bir Hyundai Grup markası olmaktan, dünyanın en güzel otomobillerini yaptığını, aldığı dizayn ödülleriyle teyid eden Kia da, artık tasarım ile geleceğini garanti altına alıyor. Markanın ünlü Baş Tasarımcısı Peter Schreyer da, artık bu sebeple Kia'nın Başkanı!..
Schreyer, aynı zamanda küresel pazarları daha iyi anlamak ve tüm dünyaya daha doğru ürün sunmak isteyen Güney Koreli markanın ilk yabancı uyruklu Başkanı da oluyor!..
Audi TT Coupe efsanesini "çizen" Peter Schreyer, VW çatısı altında yeni Beetle'ı da şekillendirmişti… 6 yıl önce geldiği Kia stüdyolarından son iki yıldır nihayet tümüyle kendi "mantık"ındaki tasarımların gerçekleşmesini sağlayabilmişti… Baş tasarımcılık sorumluluğunu bırakmadan Başkanlık yetkileriyle artık çok daha çekici modelleri getireceğine ve Kia'nın yüzde 34 hisse sahibi "ana marka" Hyundai'den daha rahat uzaklaşabileceğine artık eminiz!..
Aynı, Başkan ve Baş Tasarımcı yetkileriyle Ralph Gilles'in SRT ve Dodge modellerinin seksi çizgilerini, abartabilmiş olması gibi!..
Hyundai ve Kia, kendine rakip olarak Alman Volkswagen ve BMW markalarını görüyor!.. Almanlarla tam olarak mücadele edemeseler bile, onlara yaklaşamaya çalışmaları bile gerçekten takdir edilmesi gereken bir cesaret!.. Özellikle tasarım başlığında Almanları yakalabilmiş olmaları ise, tartışılmaz büyük bir başarı!.. Ve, belki bu tasarım güzelliğiyle 2009 küresel krizinden bile etkilenmeyen Hyundai ve Kia'nın satış ve pazar paylarındaki müthiş yükselişi hızla devam edebiliyor!..
Geçtiğimiz Kasım ayında Volkswagen'in "patron"u Ferdinand Piech, Schreyer için, "Onun gitmesine izin vermemeliydik!" demişti…
Schreyer gelmeden önce "nötr" bir tasarım takip eden Kia, Peter'in ilk çizgileriyle, bir Mercedes gibi uzaktan bile tanınmaya başlamıştı… Mezun olduğu Royal College of Art"ın "ürünlere canlıların yüzlerini verme" tarzını sürdüren Peter Schreyer, Kia'lara "kaplan burnu"nu 2007 yılında kazandırmıştı. Avrupa tasarım atölyesinde özellikle hatchback'leri hazırlatan, Seoul'da ise sedanlara konsantre olan Schreyer, 2013 yılında 2.75 milyon araç satarak kendi rekorunu kıracak olan Kia markasının, 4.29 milyon üretim kapasitesindeki Hyundai'ye bile "kafa tutma"sı için uğraşacak. 1998 yılında büyük Asya krizinin ardından Hyundai'nin kontrolüne geçen Kia, şu anda gelişmiş ülkelerin pazarlarında Hyundai'den daha dik bir grafikle satışlarını arttırıyor ve Hyundai ile birlikte dünyanın 5'inci büyük grubunu oluşturuyor.
Schreyer'in kattıklarıyla transformasyonunu tamamlayan Kia'dan esinlenen Hyundai'nin de BMW Designworks'ün ünlü tasarımcısı Christopher Chapman'ı Amerika'daki tasarım stüdyolarının başına getirmesi, Güney Koreli grubun "niyet"leri hakkında fikir veriyor.
Kia'yı Audi'nin 30 yıl öncesindeki durumuna benzeten 60 yaşındaki Peter Schreyer, "bir pozitif macera içinde" olduklarını anlatıyor. Hyundai ile ortak yapılan Ar-Ge'ye de Kia tarafından çok daha ileri teknolojiler kazanırılması gerektiğini söylüyor. "BMW motorlarıyla ünlü! Bu BMW'nin özü! Hiçbir zaman bu yolu bırakmayacaklar. Teknolojilere yaptıkları yatırım hiç bitmeyecek!" derken, Kia'nın benzer bir izde ilerlediğinin altını çiziyor!.. Ve son olarak da, "Kia'ya ait olduğumu hissediyorum!" diyerek, markaya olan tutkulu bağlılığını vurguluyor!..
Son bir gelişme de, Hyundai yönetiminin Peter Schreyer'e "ayrıca" Hyundai tasarım grubunun da "patron"luğunu vermesi oldu!..
CARSNEWS.TV, Okan ALTAN ve Teknoart Bilişim İşbirliğiyle yayınlanmaktadır.