“Ford Motor Company, nihayet bir gerçek SuperSport hazırladı!.. Galibiyet için Ford yeni GT, sadece pistlerde değil, normal yollarda da liderliğe koşmak istiyor! Kapalı kapılar ardındaki bilgilere arkadaşımız JOSÉ CAETANO ulaştı...”
Tam bir yıl önce, yeni Ford GT ilk kez gösterildiğinde tüm dünya şaşırırken, küçük bir grup araca değil, etrafına bakıyor ve gülümsüyordu…
Detroit’te Ford’un Dearborn Ürün Geliştirme Merkezi’nin bodrum katında mühendis ve tasarımcılardan oluşan 20 kişilik bir grup tam 15 ay boyunca gizli bir otomobil üzerine çalışmışlardı!..
Ve şimdi lansmanından tam 12 ay sonra, Ford GT’yi geliştiren bu ekiple yine kapalı kapılar ardında buluşuyoruz…
Tam 50 yıl önce ise Fransa Le Mans 24 Saat yarışlarında “Ferrari ve diğer tüm dünyaya karşı” Ford, 1966, 1967, 1968 ve 1969 zafer serisinin ilkini kazanmıştı… Bu tarihi başarının kutlaması ise, orijinal modelin DNA’sına sahip yepyeni bir supercar ile hem yarış pistlerinde hem de yollarda gerçekleştirilecek. Üstelik 2004 yılında hazırlanmış son GT’nin “iz”inden çıkmayarak!.. Teorik olarak yeni GT, Ferrari, Lamborghini, McLaren ve diğer canavarların arenasına çıkmalıydı… Karakteristik ve rakamlarda bu 3. nesil GT, eski şaşalı günlerini yeniden başlatacak gibi görünüyor. Yıl sonunda üretime girmesi planlanmış olan bu iki kişilik aluminyum ve karbon fiber gövdeli arkadan itişli hız makinesi, 3.5 lt V6 EcoBoost motorunda 600’dan fazla beygir gücü saklayacak, çift debriyajlı 7 ileri şanzımana, ve seramik frenlere sahip olacak…
ABD’nin otomotiv merkezi Detroit’teki NAIAS fuarı sırasında Dearborn Ürün Geliştirme Merkezi’nin kapılarını açan Ford, Ford Performance biriminin patronu Jamal Hameedi, Tasarım Direktörü Chris Svensson ve kabin içi tasarımcısı Amko Leenarts ile bu aşırı güvenlikli stüdyoda buluşmamızı sağladı. Ocak 2015’teki ilk gösteriminden bu yana birçok ayrıntısı açıklanan yeni GT’nin hikayesinin içinde birçok başka hikaye de var… Fakat, aracın teknik ayrıntıları için neler yapıldığı, Ford çatısı altında sadece bir iki düzine kişi arasında sır olarak saklanmış. Gizlilik sözleşmesi imzalatılmış 20 teknisyen ile yeni GT tasarımdan geliştirmeye bu manyetik ve elektronik olarak korunan stüdyoya girebilmiş. Binadaki 600 tasarımcıdan sadece 12’si bu programda çalışırken, Ford’taki bir çok kişi gibi mühendislerin çoğu da şüpheci ve kıskanç yorumlarla yeni GT’yi merak ederek beklemişler.
Çok ilginç; marka kataloglarında buna benzer hiçbir şey olmadığı için, çok uzun süren hedefler ve öncelikler tartışmalarının ardından bu rüya otomobili için Ar-Ge, boş bir kağıtla başlatılmış. 60’ların ilk modeli teknik olarak örnek alınmış ve 2004’ün GT’si tasarım olarak değerlendirilmiş… Aslında 11 yıl önceki, orijinalin bir “yeniden uyarlama”sı olarak kabul ediliyormuş. Yani, teknisyenler, işlev için tasarıma fazlasıyla müdahale etmişler. Böylece geçen 15 ay içinde yarış otomobilleri ve gerçek üretim otomobiller için de en önemli konu olan “yakıt verimliliği” başlangıç noktası olarak karar verilmiş. Böylece bilgisayar simülasyonlarından ölçekli prototipler üzerindeki testlere, rüzgar tünelindeki parçalardan komple gövdenin optimizasyonuna yeni GT’nin aerodinamizmi öncelikte tutulmuş. Sonuç ise bir “otomotiv sanat eseri” ya da “sanatsal bir otomobil” olmuş!.. Sürücünün oturma pozisyonunun korunması için kabinin önündeki cam bir kaska benzetilmiş… Bu da, ayrıntılardan genel tasarıma projedeki bir çok tercihin agresif şekille oluşturulmasını sağlamış.
Le Mans 24 Saat yarışına geri dönüş kararı da, aracın üzerindeki malzemelerin seçiminde Ar-Ge ekibini seçeneksiz bırakarak; plastik ve magnezyum ile güçlendirilmiş karbon fiberin, aluminyum ve çeliğin önüne geçmesine neden olmuş. İşlemesi ve katlaması çok daha zor olan bu çok pahalı tercihe rağmen hafif gövde tekniği limitlerinde üst limitler zorlanmış ve aerodinamik mükemmellik seviyesine ulaşılmaya çalışılmış. Amaç ise, en yüksek performansın yanında en düşük yakıt tükemi ve çevreyi en az kirleten bir süper otomobil ortaya çıkararak dünyanın en zorlu normlarına bile uyum göstermekmiş…
Girdiğimiz stüdyoda çamurdan 1:1 ölçekli bir modelin yanında geçen yıl fuarlarda gösterilen ve üretim onayı için hazırlanmış son prototip olarak, üç “GT” yan yana duruyordu. Üçüncü “onay” GT’sinin dünyanın dört bir tarafındaki standartlara uygunluk için geliştirildiği de açıklanırken, ancak çok dikkatli bakışlarla ilk prototiple olan farklılıkları fark ediliyordu… Farları, stopları, çamurluklara entegre sinyalleri, normal dikiz aynaları, kaputu altındaki bagaj bölümü, Alcantara ve deri döşeme, artık tümüyle üretime hazır görünüyordu… Aracı yere yapıştıracak ve bazen çok güçlü bir hava freni oluşturacak, yükseklik ve açı olarak hareket edebilen büyük kanadı ise, göz kamaştırıyordu!..
Mekanik dayanıklılık ve yakıt verimiyle 50 yıl önceki Le Mans zaferlerini gerçekleştiren Ford, bu yıl Le Sarthe’deki piste dönerken Ar-Ge ekibinin elindeki sipariş kağıdına bir V8’le değil bir V6, direkt enjeksiyon ve turbolu 3.5 litrelik bir EcoBoost yazmış… 7 ileri çift debriyajlı otomatik şanzımanla olabilecek en yüksek motor performansını olabilecek en düşük tüketimle gerçekleştirebilmesi hedeflenmiş. Yay ve amortisörlerin yatay olarak kullanıldığı pushroad tipi suspansiyon da, gerçek yarış dünyasından GT’ye uyarlanmış. Michelin’in Pilot Sport Cup 2 lastikleri, seramik ve karbon fiber fren diskleri gibi tüm materyal “yorulmaya dirençli” ve daha yüksek güce en uygun olanlardan seçilmiş. Direksiyon üstündeki döner kumanda ile Normal, Spor, Pist, Islak ve Vmax yani en hızlı olmak üzere 5 farklı sürüş programının da ayarlanabildiği yeni Ford GT, yerden yüksekliğini 50 milimetreye indirirken kanadığı en yüksek seviye ve açıya çıkarıyor ve böylece sadece 3 saniyede :,100 km/h hızlanmasını gerçekleştiriyor… Kanadını biraz alçaltarak ise 320 km/h olan maksimum hızına ulaşıyor!..
Dıştan İçe Tasarım
Gövde, mimariyi ve iki kişilik kabini şekillendirmiş!
Yeni GT, sürüş pozisyonunu koruyarak dıştan içe tasarlanmış bir otomobil. Kabin içinde direksiyon simidinin 200 milimetrelik ve pedalların elektrikli ayarı, projenin teknolojik çözümlerinin geliştirilmesinde öncelik olarak görülmüş. Belki bu sebeple, uzun boylular ve ağır kilolular kabin içine biraz zorlukla geçebiliyorlar… Sürücü ve yanındaki omuz omuza otururken, çok fazla hareket alanına da sahip değiller…
Dıştan bir yarışçı kaskona benzeyen camla çevrelenmiş kokpitte santimetrelerin hesabı yapılmış… Panel kapıya dirseklerin değmemesi için direksiyon simidinin çapı çok dar tutulmuş ve aşırı sportif ve kışkırtıcı bir hava yaratılmış… Vitesleri manuel değiştirebildiğiniz direksiyon simidinin üstündeki sürüş modlarının seçildiği birçok kumanda düğmenin arasında flash-to-pass fonksiyonu önde giden aracı sollarken uyarı olarak selektör yapılmasını sağlıyor. Ayrıca direksiyonun üzerindeki uzunlamasına LED şeridi de, motorun devrini göstererek vites değişimi için doğru zamanlama konusunda yardımcı oluyor.
Minimalizmin öncelikli kullanıldığı formülde dijital gösterge paneli, tüm beş ayrı sürüş programına göre değişiyor… Göz ucuyla okunabilecek şekilde grafiklere sahip 3.5 inçlik ortadaki ekran da, dikkati dağıtmıyor. Koltukların arasındaki yükseltilmiş orta konsol üzerine suspansiyon ve arka kanadın kontrol tuşları yerleştirilmiş. Ayrıca aynı yerdeki “start” tuşu ve “e-shift” vites kontrolünün bile, karbon fiber yapılı aracın parça sayısı ve ağırlığını düşürmeye yardım ettiğini söylemeliyiz… Diğer yanda kabin içindeki dar alan nedeniyle havalandırmaların kapılara yerleştirilmiş olduğunu da belirtelim!..
Orijinal 1964, “replika” 2004
Le Mans’te Ferrari’yi yenme hedefiyle hazırlanan 3. nesil Ford GT, önceki şekline göre yüzde yüz orijinal!..
1960’ların başında Henry Ford II, Le Mans’ı kazanabilmek için Ferrari’yi satın almak istemiş ve Enzo Ferrari’ye çok büyük bir para teklif etmiş. Sebep ise, sportif operasyonları yönetecek zamanın olmaması ve Indianapolis’teki diğer Amerikanların karşısına çıkabilmekmiş… Fakat, Enzo teklifi reddedince; buna kızan Ford, intikamını “düşman toprakları”nda Le Mans’ta almaya karar vermiş…
İlk GT40, 1964 Mayıs ayında Nürburgring 1000 km yarışında abandone olduktan sonra, Le Mans yarışına giren 3 GT40 da başarılı olamamıştı… Fakat, 1965’te de tecrübelerini geliştiren Ford ekipleri, nihayet, 66’dan 69’a dört yıl üst üste La Sarthe’den şampiyonlukla dönmeyi başardılar!.. Tam 107 adet üretilen Ford GT40, 4.2, 4.7 ve 7 litrelik V8 motorlarıyla 3.0 ve 4.0 V12’li Ferrari’leri sollamayı başarmışlardı…
2004 yılında GT40’ın 40. Yıldönümü’nde 2 kişilik, ortadan motorlu, arkadan itişli bu “canavar”ının yeni neslini ortaya çıkardı ve 2007 yılına kadar tam 4038 adet üretti. 5.4 litrelik V8 motorunun 558 beygir gücüyle 0-100 km/h hızlanmasını 3.8 saniyede gerçekleştiren ve 331 km/h’lik maksimum hıza ulaşan o “replika”nın ardından şimdi yeni GT tümüyle “yeni” olsa da, ön camından farlarına, panjurundan egzostuna 1964 yılının orijinaline fazlasıyla benzetilmeye çalışılmış…
Ford Performance
Fiesta ST, Focus ST, Focus RS ve Mustang GT ile Performance biriminin satışlarını yüzde 40 arttırmak isteyen Ford, bu sportif modellerinin adetlerini 29 binlerden 41 binlere çıkarmayı planlamış. Bu sebeple de 0-100 km/h 4.7 saniye hızlanma değerine sahip 350 HP’lik 2.3 EcoBoost motorlu ilk nesil RS’i de Almanya’da üretmeye başladı ve 2020 yılına kadar yüksek performans modellerinin sayısını 12’ye çıkaracağını açıkladı!..
CARSNEWS.TV, Okan ALTAN ve Teknoart Bilişim İşbirliğiyle yayınlanmaktadır.